Dil ve Konuşma Güçlükleri
Kekemeliğin Tanımı Nedir?
Konuşma düzeyinin ve konuşmadaki akıcılığın birtakım duraksamalar ile bozulması ile tanımı yapılan kekemelik, en komplike ve bulunması zor olan yönleri en çok olan konuşma bozukluklarından biridir. Kekemelik, seslerin hecelerin veya kelimelerin sık sık tekrarlanması, bilinçsiz bir şekilde uzatılması ya da konuşmanın ritim düzeyindeki akışını bozan, sık duraksama veya boşluklar olarak tanımlanır, ses ve kelime tekrarlamaları, seslerin uzatılması, sözcüklerin konuşurken parçalanması, karmaşık yoldan konuşma, sözcükleri olması gerekenden fazla bir şekilde fiziksel gerginlik halinde söyleme ve tek heceleri kelime ve sözcük yinelemeleri durumlarından bir ya da birden fazlasının sık ortaya çıkması ile belirli, konuşmanın akış düzeyinde ve zamanlama düzeyinde bozukluk olması biçiminde tanımlanmaktadır. Kekemeliğin nedeni tam olarak bilinmemektedir, tek bir sonuca bağlı olarak gelişmemektedir. O yüzden kekemeliğin nedenlerine yönelik birçok teori ortaya sunulmuştur. Bunlar dört temel grup olarak incelenebilir. Bunlardan ilki psikolojik teorilerdir.
Kekemelik davranışlarının altında yatan psikolojik ve nörolojik çatışmanın belirtisi olduğunu belirtir. İkincisi öğrenme ile ilgili teorilerdir. Kişinin kekemeliğin başlangıç evresinde konuşurken zorlandığını fark etmesiyle ardından kekeleyeceğini önceden tahmin edip çabalamayı öğrendiğini açıklamaktadır. Üçüncü teori ise fizyolojik teorilerdir. Kişinin özellikle birçok stres durumlarına tepki olarak akıcı düzeyde olan konuşma becerisinin bozulduğunu savunmaktadır. Dördüncü ve son teori ise kekemeliğin başlangıç ve gelişimini dilsel, kalıtsal, nörofizyolojik bileşenlerin bir araya gelmesi ile açıklamaktadır.
Kekemelik genellikle çocuklukta başlar, 5 yaşından önce. Erken dönem kekemelik denilen zaman içerisinde kişi tarafından kontrol altına alınabildiği gözlenmiş ve bu dönemdeki çocukların çoğunlukla kekemelikten kurtuldukları gözlemlenmektedir. Yetişkinlerde başlayan kekemelik ise nörolojiktir, gelişimsel olarak ortaya çıkmamaktadır. Cinsiyet olarak bakıldığında erkeklerin kızlara oranla üç kat daha fazla kekemeliğe sahip olduğu gözlemlenir. Davranış standartlarının ve suç oranının yüksek olduğu toplum ve ülkelerde kekemelik daha fazladır. Kekemelerin stresin ve zorluğun azaldığı ortamlarda konuşmadan ayrıldıkları zaman daha az kekeledikleri görülür. Bunun zıttı durumlarda ise kekemeliğin arttığı gözlemlenme
Kekemelik Nasıl Oluşmaktadır?
Kekemelik hakkında birçok eğitim ve sağlık kurumları tanımlar ortaya koymuş ve özelliklerinden bahsetmiştir. Kekemelik nedir, sözcüklerin yahut hecelerin yinelenmesi, konuşma sırasında duraksanılması veya aralık bırakılmasıdır. Kekemelik, akademik ve sosyal başarıyı büyük oranda etkilemektedir. Kekemeliğin neden olduğuna en doğru ve çağa en yaraşır tanımını Wingate yapmıştır. Wingate kekemeliğin tanımı için: “kekemeliği sözel ifadenin akıcılığında, seslerin ve hecelerin istem dışı, duyulabilen ya da duyulamayan yinelemeler ve uzatmalar biçiminde sık, fark edilebilir, ancak kontrol edilemeyecek biçimde kesintiye uğraması” olarak tanımlamıştır. Bireyde oluşan ani korku, heyecan, panik, öfke durumları kekemeliğe eşlik etmektedir.
Kekemelik bir konuşma bozukluğudur. Kişi konuşma esnasında genellikle duraksayarak ritmik ve alışılagelmiş bir şekilde konuşamamaktadır. Buna rağmen şarkı söylerken, edebi bir şiir okurken kekeleme oluşmamaktadır. Bunun ülkemizde en güzel örneği Youtube üzerinden bulabileceğiniz Ayhan Öztürk’ün Yetenek Sizsiniz Türkiye’de göstermiş olduğu rap performansıdır. Kekemeliği yoğun olan birisinin bazı atipik vücut hareketleri olduğu görülmüştür. Bu vücut hareketlerine dair;
- Başını sağa ve sola sallama,
- Ayağını sert bir biçimde yere vurma,
- Gözlerin sıkça kırpılması gibi özellikler gösterilmektedir.
Kekemelik, sosyal yaşamda sorun oluşturmaktadır. Toplum içerisinde iletişim kilit bir role sahiptir. Toplumda iletişimi etkin kullanamayan bireylerin soyutlandığı görülmüştür. Her insan karşısındaki kişiden akıcı bir konuşma performansı beklemektedir. Bu durum kişiler arası iletişimi bozmaktadır. Çocukluk dönemindeki bireyler, kekemelik yüzünden motivasyonları düşebilir. Özgüvenleri baltanabilir hatta ani öfke patlamalarına sebep olabilmektedir. Kekemelik tedavisi gayet rahat bir şekilde eğitsel olarak atlatılabilmektedir.
Panik bozukluk, sosyalleşememe, sosyal tutum dengesizliği, akademik ve sosyal yetersizlik gibi sorunların temel nedeni kekemeliktir. Kekemelik, konuşma organlarının yetersizliği dolayısıyla ortaya çıkan bir dil ve konuşma güçlüğü olduğundan konuşmada yer alan organlardan yana sorun olunabileceğini düşünülse de kekeme olan bireylerin %50’sinin ailesinde de kekemelik olduğu araştırmalarla sabit olduğundan genetik faktörlerin de etkisi büyüktür. Beynin sol yarım küresinde meydana gelen bir nörolojik zedelenme bu rahatsızlığa sebep olabilir. Bu sebeplerden bağımsız olarak da aile içerisinde oluşan travma veya tartışma ya da çevredeki insanın kaybı kekemeliğe neden olduğu görülmüştür.
Türkiye ve Dünyada Kekemeliğin Yaygınlığı ve Oranlar
Dünyada okuma yaşı gelmiş çocukların sadece %5’inde konuşma bozukluğu vardır. Kekemelik ise konuşma bozuklukları oranı içerisinde %1’lik bir dilime sahiptir. Öztürk’ün 1994 yılında Ankara ilinde yapmış olduğu araştırmaya göre bu oran ülkemizde %2’dir. Kekemeliğe sahip olan kişilerin ömür boyunca kekeme olarak kalma oranı sadece %5’tir. Çoğunlukla kekemelik ergenliğin atlatılmasından sonra düzelse de ağır derecede kekemelik yaşayan çocukların dil gelişimlerinin ömürleri boyunca eksik kaldığı görülmüştür. Bu yüzden dil konuşma terapistlerinden eğitsel tedavi alınması ve çocuğun ileriki yaşantısında daha az ayrımcılığa uğraması bakımından sosyal önem taşımaktadır.
Aniden Oluşan Kekemelik Nasıl Oluşmaktadır
Kekemelik doğuştan olabileceği gibi, gelişimsel olarak da adlandırıldığı üzere, sonradan yani aniden de gelişebilir. Psikolojik şartlarla da aniden oluşan kekemelik ile bağlantı vardır. Aynı zamanda kendisini yabancı hissettiği ortamlarda, statüsü daha yüksek biriyle konuşurken ya da telefonda cevap verirken de aniden kekemelik oluşur. Normal konuşma sırasında da birçok duraksamalar olmaktadır. Konuşan kişi kekeme olsa da olmasa da bu duraksamalar görülebilmektedir. Bu durum akıcılık bozukluğu olarak tanımlanır. Her konuşma bozukluğu, kekemelik olarak değerlendirilmemektedir. Doğuştan olan kekemeliğin aksine aniden oluşan kekemelikte, durumu kendiliğinden düzelmeyebilir. Özel eğitim merkezimizde bulunan uzman terapistler ile kişiye yönelik eğitsel tedavi ile bu sorun çözülebilmektedir.
Kekemelik Hangi Yaş Grubunda Fazla Görülmektedir?
Kekemelik genel anlamda, 24 ay ile 7 yaş arası çocuklarda görülmektedir. Çok nadir olarak da daha sonraki evrelerde de görülmüş olsa da genel yaş ortalaması bu şekildedir. Kekemelik büyük oranda 6 yaşından önce görülür. 2-3 yaşlar arasında çocukların konuşma becerisinin kazanıldığı yaşlar olduğundan dolayı fizyolojik kekemelik diye nitelendirilen bir akut (geçici) kekemelik gözükmektedir. Çocuklar konuşmayı öğrenirken duraklama yapabilirler. 7-8 yaşlarından itibaren düzgün bir konuşma olmadığı takdirde artık eğitsel tedavi düşünülmelidir. Kekemelik erkeklerde daha sık rastlanan bir durumdur. Kekemelik kırsal kesimde olanakların az olması ve konuşulacak çevrenin eksikliği sebebiyle daha çok görülür.
Kekeme olan kişi sohbete ve muhabbete mutlaka katılmak ister. Bu birey,iki türlü eğilim gösterir. Birincisi, kekeme olduğu için kekeme oluşmadan konuşma isteğidir. İkincisi ise sohbete katılma isteğidir. Birincisi kekemelerde daha baskındır.
Kekemeliğin Belirleyici Özellikleri
Kekemeliğin belirtileri, oluşan çocukların ilk rastlanılan ve en belirleyicisi arkadaş çevresi ortamından kendini soyutlamasıdır. Jest ve mimiklerin çok fazla kullanılması da diğer önemli belirtisidir. Çünkü kendisini anlatamayan kekeme bir birey beden diline daha çok başvurmaya başlar.
- Kekeme bireyler içe kapanık olmaktadırlar.
- Konuşma durumunda konuşmaya katılma isteğine karşılık katılamadıkları için mutsuz olurlar.
- Özgüven eksikliği gösterirler.
- Bazı bireylerde algılamada düşüklük normal karşılanmaktadır.
- Beden dili fazlaca kullanılır.
- Jest ve mimiklerde artış gözlemlenmektedir.
- Daha çabuk öfkelenirler.
- Tekrarlamalar
- Hece uzatmaları
- Kekemeyeceklerinden korktuklarından konuşurken kaygılanırlar. Kaygı düzeyleri artmaktadır.
- Konuşmanın hızlı olması
- Kaçınma
Kekemelikte Solunum Önemi
Diyafram, bebekliğimizde herkesin kullandığı bir solunum kasıdır. Günlük yaşantı nedeniyle birçok kişi diyafram kullanımını bırakmış ve artık göğüs solunumunu kullanmaktadır. Bu oldukça yanlış bir uygulamadır. Özellikle konuşma güçlüğü olan bireyler için, solunum çalışmaları eğitimlerinde önemli yer tutmaktadır. Diyafram nefesi sayesinde tüm vücuda oksijen gideceğinden beden rahatlayacak, kelimeler daha rahat ağızdan çıkacaktır. Diyafram eğitiminden sonra hece çalışmaları yapılmaktadır. Dil konuşma bozukluklarında en temel işlev; doğru solunumun kazandırılmasıdır. Kekemelik eğitiminde, dil ve konuşma terapistleri bireye bu özelliği kazandırmak için uğraş gösterirler. Doğru solunum, doğru yerde heyecanı da bastırmaktadır. Bu da çocuklarda sıkça görülen heyecanlı konuşmanın önünü almaktadır.
Kekemeliğin Evrelerinin Oluşumu
Bloodstein kekemeliği evrelere bölmüştür. Bloodstein’in 1960 yılında yapmış olduğu araştırmaya göre kekemelik yaşlara bağlı olarak ayrılmıştır.
- Okul öncesinde 1. evrede çocuğun konuşmalarda duraksamaları, hece tekrarlamaları ve takılmaları belirli bir nedene bağlanmamaktadır. Çocuk kendini güvensiz hissettiğinde aniden kekemelik oluşmaktadır.
- Çocuk 2. evreye geçtiğinde oluşan konuşma bozukluğu kronik hale gelmiştir. Artık günlük konuşmada oldukça fark edilmektedir.
- 2. Evrede çocuk fark etmese de 3. evrede kekemelik oluşumunu fark etmektedir. Bu evreden sonra zor kelimeleri söylemekten imtina ile kaçınır, yerine daha basit kelimeler seçer.
- Ergenlik ve yetişkinlik dönemi olan 4. evrede artık kekemelik iyice bir sosyal iletişim sorunu olmuştur. Kekemelik karşısında ne yapacağını bilememektedir.
Kekemeliğin gelişimi üç türlüdür. Bunlar;
- Gelişimsel ,
- Tedaviyle üzerinden gelinebilir,
- Kronik.
Gelişimsel kekemelik: Bu türde çocuk yeni konuşmaya çalıştığından dolayı görülmektedir.7 yaşın altında gelişimsel kekemelik terapiye gerek kalmadan iyileşmektedir.
Tedaviyle üzerinden gelinebilecek kekemelik: Adından da anlaşılacağı üzere dil ve konuşma terapisti yardımıyla eğitsel tedavi uygulanarak, 7 yaşın üstündeki her bireyin kekemelik sorunu bu türde çözülmektedir.
Kronik olan kekemelik: Bu kekemelik nadir rastlansa da ömür boyu sürmektedir. Bu bireyler için tedavi, kekemeliği aza indirmek amaçlanmaktadır.
Evde Kekemelik Egzersizleri Yapmanın Yararları
Kekemelik uzman yardımıyla tedavi edilebileceği gibi evde yapılan araştırma ve davranışlarla da tedavisi yapılabilmektedir. Evde yapılan kekemelik egzersizlerinden en etkili olanı Ebeveyn-Çocuk Etkileşimidir. Dikkat edilmesi gereken bir başka nokta ise araştırmacı Johnson’ın gözlemlediği rapora göre kekeme çocuklar konuşmalarına daha odaklandıkları için daha fazla hata yaptıkları gözlemlenmiş. Ebeveynlerin de çocuğun konuşması içerisinde küçük hataları sürekli söylemeleri çocuğun daha fazla kelimeler arasında duraklamasına sebep olmuştur. Evde teknikleri uygulamak için anne babanın katılımı, çocuğun kekemelik sorunu ile başa çıkmasında özellikle de bazı tekniklerle başa çıkmada yardım etmenin yapı taşıdır. Çocuğa uygun olan en iyi yaklaşımı belirleyebilmek adına ebeveynlerin çocuk psikiyatrisi uzmanının yönlendirmelerini takip etmeleri önemlidir. Evde yapılabilecek birden fazla etkili ve kolay yöntemler bulunmaktadır. Örnek verecek olursak pipetle içme tekniği kekemelik ile başa çıkmak için yapılan ağız-motor egzersizlerden biridir. Bunun sebebi ise, bu şekilde içmek, dilin konuşma için ciddi anlamda önemli olan stratejik bir konumda kalmasını sağlamasıdır. Her geçen gün pipetin boyu kısaltılır çocuğun kekemelik veya konuşma problemleri varsa emzik kullanılmamalı. Çocuk pipetten içmeye devam ettikçe kekemeliğin azalma oranı artmaktadır. Bir diğer egzersiz olan duraklatma tekniği ise kekemeliği olan çocuklara bir cümleyi seslendirirken, cümle içindeki ilk sözcüğün ardından duraklamasını sağlamak ve 3 kelimeden sonra duraklamalarını öğretmektir. Günde en az bir defa yapılmalıdır. Bu süreç içinde, çocuk kekemeliği azaltmayı ve nasıl rahat olacağını öğrenir.
Kekemelik Tedavisi Nasıl Yapılmalıdır?
Kekemelik nasıl geçer toplumda adeta kalıplaşmış olan yanlış bir algı var bu algı kekemelik geliştiğinde tedavi edilemeyeceği yönündedir. Kekemelik sorunu bulunan kişilerin hepsi tedaviye gerek duymayabilir, kekemelik doğuştan olabileceği gibi gelişimsel olarak da gelişebileceği için gelişimsel kekemelik zaman içerisinde ortadan kalkar. Çoğu ortamda yanlış bilgiler bulunmaktadır, bunlardan birisi de kekemelik duası olduğudur. Bu tamamen yanlış bir algıdır, kekemelik tedavisi için uzman tarafından yapılan kapsamlı değerlendirmeden sonra tedavi konusunda karar alınır.
Birey, kekemeliğe sebep olan kaygılardan kurtarılmalıdır. Kekemeliktedavisinde tek bir yaklaşım yoktur. Kişisel farklılıklar ve gereksinimler dolayısıyla herkes için aynı yöntem etkili olmayabilir. Genel olarak çocuğu rahatlatan ve özgüven kazanmasını sağlayan kekemelikte öneriler; çocuğun tanınması, uzman eşliğinde takip ve gözlem, doğru arkadaş çevresidir. Tedavi kekemeliği tamamen ortadan kaldıramasa da kişiye yardımcı olabilecek becerileri öğretebilir. Bunlardan bazıları: konuşma düzeyindeki akıcılığı arttırmak, etkili iletişim için beceri kazanmak, okul hayatına ve sosyal hayatına sorunsuz devam edebilmek ve sosyal etkinliklere rahatlıkla katılabilmektir.
Kekemelik tedavisinde amaç, kekemeliği kontrol altına alarak rahat konuşmayı edindirebilmektir. Kekemelik tedavisinde birden fazla yöntem kullanılabilmektedir. Bunlardan öne çıkan yöntemler; Konuşma Terapisi Konuşma terapisinde konuşmadaki aksaklıklar azaltılabilir ve kişinin öz saygısı artırılabilir. Konuşma terapisi; konuşmadaki hız, nefes kullanımı ve gırtlak gerginliği gibi konuşma biçimlerini kontrol etmeye odaklanır. Elektronik aletler ise konuşma akıcılığını artırmak amacıyla kullanılan farklı elektronik cihazlar bulunmaktadır. Geç gelen işitsel geri bildirim çocuğun konuşmasında yavaş olmasını gerektirir, bu durumun tersi olduğunda cihaz uyarı verir. Bir başka yöntem ise kişinin konuşmasını taklit eder, bu şekilde diğer insanlarla konuşuyor gibi kişiye destek verir. Aralarında en popüler olan ve en etkili yöntem olarak bilinen Bilişsel Davranışçı Terapi ’de ise psikoterapi kekemeliğe neden olabilecek düşünce ve davranış biçimlerini tanımlayarak ve değiştirmeyi öğretmeye yardımcı olacak şekilde uygulanır ya da kekemeliğin neden olduğu stres, kaygı ya da öz saygı sorunlarını çözmeye yardımcı olur.
Danışmanlık
Ücretsiz Eğitim, Terapi ve Danışmanlık
Özel Eğitim Merkezlerimizden ücretsiz danışmanlık alabilir, değerlendirme talep edebilir ve karşılaştığınız problemler için bizi hemen arayabilirsiniz.